Meleklerimizden Seda Altuncu Adanur, ülkemizin gizli cennet köşesi Giresun’da, gezip görülmesi gereken mekanları ve tadılması gereken lezzetleri #tavsiye ediyor;
Melekler, havadan sudan sebepler genelde pek kayda değer olmayan önemsiz şeyler için söylenir ama söz konusu dinlenmek ve tatil olunca hava da su da çok şey ifade ediyor. 2014 yılında yapılan araştırmaya göre Türkiye’nin en temiz havasına sahip ili olan Giresun’a, şöyle derin bir oh demek için gitmeye ne dersiniz?
Şehre girdikten itibaren gözlerinizi Karadeniz’in coşkun ve berrak sularından alabilirseniz ki ben bunu başaramadım, ilk dikkatinizi çeken tüm şehre hâkim ve adeta insanlarının, kahramanlık hikâyelerinin, folklorunun yığılmasıyla şehrin en üst noktasına kadar yükselmiş olan ‘Giresun Kalesi’ oluyor.
Şehrin derin ve büyüleyici mavisi/yeşiline şehrin zirvesinden bakarken saçlarınıza vuran rüzgârı da sohbetinize eş ederek dostlarınızla harika zaman geçirebilirsiniz. Bu kalede aynı zamanda Milli Mücadele dönemi ve öncesinde vatan savunmasında çok önemli görevler başarmış olan Topal Osman Ağa’nın da anıt mezarı bulunmakta.
İnsan değer verdiği şeyleri korumak için tüm gücüyle sevdiğine sarılır ve onu kollarının arasından bırakmak istemez. Bir insan gibi canlı olan Karadeniz de kocaman benliğinde biricik olan sevgilisi Giresun Adası’nı öylesine kollarıyla sarmalamış. Hal böyle olunca adına kara denilen denizi mavisiyle boyamış suların üzerinde, adaya ulaşmanın verdiği tat ve harcanan çaba da ayrı bir lezzete dönüşüyor. Yerel teknelerle denizin kokusunu en temiz haliyle içinize çekerek, başınızı ufka doğru kaldırdığınızda deniz üzerinde adeta yürürmüşçesine adaya ulaşmak gerçekten apayrı bir tat veriyor.
Mavinin olduğu kadar yeşilin de içerisinde bulunduğu renk cümbüşü şalını omzuna atmış tüm cazibesiyle duran bir kadın gibi tıpkı bu şehir. Öylesine zarif, güzel ve dokunulmaya cesaret edilemeyen… Şimdiden hayaller kurmaya başladıysanız eğer yemyeşil çimenlerin toprağı nakış nakış işlediği, Giresun’un en meşhur yaylası olan Kümbet Yaylası’ndan buz gibi bir bardak su içip kendinize gelme vakti.
Giresun’un kendisine en uzak ilçesi olan Şebinkarahisar’a gitmek için, yöre halkından Afyonkarahisar’a henüz gitmeyenlerin ‘Karahisar Kalesi’ şarkısında bahsedilen kalenin Şebinkarahisar’da olduğunu zannetmelerini sağlayacak güzellikte eşsiz manzaralı ve kudretli bir kaleye sahip oluşunun güçlü bir neden olduğunu düşünüyorum. Buraya kadar gelmişken de Türkiye’de bulunan en büyük ve doğal oyma manastırlardan biri olan Meryem Ana Manastırı’nı da ziyaret etmeden ayrılmayın. Kocaman bir kaya bir sanatçı estetiğiyle işlenip oyulmuş, süslenmiş ve tam 4 kat ve 32 odadan oluşan paha biçilemez bir eser ortaya çıkmış.
Dünyaca ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin de seyahatnamelerinden bahsettiği: ‘Çayımı koymaya yer bulamadım.’ diyerek betimlediği bir engebeye sahip olan Tirebolu şehri de Giresun’da bulunuyor. Üstelik bu şehrin tarihine dair belgeler bize MS. 1. yüzyıla varan köklü bir tarihe sahip olduğunu göstermektedir.
Eee amma gezdik, yorulduk, acıktık diyorsanız eğer, inanın beklediğinize kesinlikle değecek bir tavsiyem var. Giresunlular arasında genel geçerliği kesinleşmiş bir tespiti sizinle paylaşmak istiyorum. Giresunlu bir kişi başka bir yerde pide yediğinde asla tatmin olmaz. Çünkü Görele’ye özgü bir tat olan Görele pidesinin onlarca çeşidinin odun ateşiyle pişirilen fırınlardan, doğal mis gibi tereyağıyla karışan müthiş lezzetlerinin kokusunu duyup da tattığınızda o tadı bir daha unutamayacaksınız. Şayet ‘‘O kadar da değildir canım.’’ diyorsanız hemen telefona sarılıp bir yakınınıza sorarak ya da sosyal medya yoluyla bu tespiti değerlendirebilirsiniz. Eğer sonunda benimle aynı sonuca ulaşırsanız sizden güzel bir Görele pidesi isterim haberiniz olsun : )
Giresun aynı zamanda Türkiye’de ünlü maden suyu markalarına da kaynaklık yapmaktadır. Alucra ilçesinde bulunan Hayran Kaplıcası da ister açık ister kapalı seçim tercihiyle doğayla iç içe olarak tüm stres ve yorgunluğunuzu atabileceğiniz bir ortam sunuyor.
Gezdik, gördük, yedik, içtik ama sakın ha sakın(!) Giresun’un dünyaca ünlü yağlı fındığından kendiniz ve sevdikleriniz için yeterli miktarda satın almadan geri dönmeyin. Alırken de elinizi korkak alıştırmayın zira kısa sürede nasıl bittiğini anlamayacaksınız.
Çocuklu aileler için de okulların tatile girdiği bu dönemde yaz mevsimini beklemenize gerek yok çünkü Giresun 365 gün yeşil ve doğal kalan bir şehir. Gitgide sanallaşan dünyamız ve doğal yaşam ortamlarının büyük bir hızla azaldığı çağımızda doğal olan şeylere sandığımızdan daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Fakat gelişen sanal âlemin içerisinde doğal güzellikleri bulabileceğimiz kanallar da mevcut.
Henüz emekleme dönemlerinde olan ‘Avarebalon’ adlı internet sitesi bence bu tarz kaynaklara en güzel örneği oluşturuyor. Şehirler de tıpkı insanlar gibi canlılar ve insanlar gibi şehirlerin de kendilerine has birer hikâyesi var. Siz de gittiğiniz şehirlerin hikâyesini bu sitede paylaşabilir ya da henüz gitmediğiniz bir şehir varsa bu kanal aracılığıyla gideceğiniz şehrin hikâyesini okuyarak karar verebilirsiniz. Bazen bazı sözler vardır insanlara hayatı öğreten, bazen bazı şiirler vardır insanları değiştiren, bazen de bazı hikâyeler vardır bizi içine dâhil edip hikâyeyi neresinde bırakırsak bırakalım bizi oradan dilediğimizce devam ettirebilen. İşte böyle bir hikâyeyi henüz yazmadıysanız toplayın bavulları melekler tatile gidiyoruz : )
Benim tavsiyem dinlenmeniz için Giresun’a kadar şöyle bir gidip gelmeniz. Eğer siz de benim gibi bu tercihten memnun kalırsanız kendi tavsiyelerinizi diğer meleklerle kesinlikle paylaşmalısınız. Ya da ‘’Giresun değil de asıl şu şehri görmeden böyle emin konuşmayın.’’ diyorsanız sizin tavsiyelerinizi de okumayı çok isterim. Hadi melekler kendimiz için biraz zaman ayıralım ve rüya gibi bir tatil geçirelim. Tabii tatil dönüşü görüşmek şartıyla…
