Dun geceki Oscar Ödülleri heyecanından sonra bugün, hayatın içerisinde var olan, kendine yer edinmiş her şey hayatımıza dokunabilir. İşte ‘’Guguk Kuşu’’ da bizim hayatıma dokunan filmlerden bir tanesi. Film başladığı ilk andan itibaren görüntü ve müziğiyle sizi güzelce rahatlatıyor ve koltuğa yayıldığınızı hissediyorsunuz.
Rahatınızı hiç bozmayın zira filmin konusu tımarhanede geçse de bu kesinlikle dingin olarak izlenmesi gereken bir film. Filmi izledikçe keşke dediğiniz sahnelerin varlığını hissedecek ve bu sahneleri kendinize uyarlayıp hayaller kuracaksınız. (bir balıkçı teknesi küçük bir yat olup sizi ıssız denize sefere çıkaracak belki). Ve bu sayede belki de ilk kez hayatınızda kıskandığınız delilikler olacak. Film baştan sona bambaşka bir yaşammış gibi; süre ilerledikçe bir şeyler öldürüp yerine yeni yeni duygular, fikirler doğuruyor.
Bazen deli dediğimiz insanlara fayda sağlamasını umarak görev verdiğimiz insanların da bencil ve sığ düşüncelerine yenilebileceğini gösteriyor, bazen de dışarıdan görünenle gerçeğin birbirinden ne kadar farklı olduğunu. Ve film bittiğinde bir ‘sabaha karşı’, özgürlük havasının içinize nasıl dolduğunu burun deliklerinizi sızlatan o nefesin her dokunuşunu en yalın haliyle hissediyorsunuz.
Hayatta var olan ve bizi biz yapan belki de sahip olduğumuz en değerli şeyin özgürlük olduğunu zihninize kazıyor ve kalbinizde bunun için gerekli cesaretin büyüdüğünün farkına varmanızı sağlıyor.
Sizin de izledikten sonra hayatınızı etkileyen film tavsiyelerinizi okumak için sabırsızlanıyoruz. Heyecanlı bir Oscar Gecesi’nin ardından bu defa hayatınızı değiştiren film #tavsiye’leri bekliyoruz 🙂
