Yaşamınızı kolaylaştıran tavsiyeler burada...

LOHUSA DÖNEMİNİ HAFİF GEÇİRMEK İÇİN 5 TAVSİYE

2

tavsiye-melekleri-asli

Meleklerimizden Rüzgar Erdal’ın biricik annesi ve Kadıköy Anneleri’ni bir araya getiren Kadıköy Anneleri&Kadıköy Moms’ın kurucusu Aslı Altınok Erdal nam-ı diğer Muhtar Anne’nin siz Tavsiye Melekleri için lohusa dönemini hafif geçirmek için #tavsiye’leri var. Birbirinden özel 5 #tavsiye yazısının devamı da sizlerle olacak;

“Lohusanın mezarı kırk gün açık kalır.”

“Lohusa hep ötelere açık bir kapının önünde durur.”

“Lohusanın bir ayağı mezardadır.”

“Lohusanın kırk basması, al basması, al karısı” gibi psişik etkilere yani halk diliyle cinlere, nazara vs. maruz kalması…

Şüphesiz büyüklerimiz post-natal depresyon hakkında bizden çok daha fazla şey biliyorlarmış. Baktığınızda, bu kadınlar daha geleneksel yaşayan insanlar, bizden belki daha eğitimsizler, koşulları daha sınırlı vs. Onlar için o kadar doğal ki post-natal depresyon; ama buna “Lohusa Cinleri” diyorlarmış mesela. Ayrıntılar önemli değil, önemli olan böyle bir olguyu kabul etmeleri ve bunu, kadının hayatının normal bir parçası, aşılması gereken bir safhası olarak görmeleri. Onun arkasından gelen eğitimli, modern kadına bir bakalım; bunları “hurafe” diye geçiştiren bir yaşam tarzı… Aslına bakarsanız modern kadın, post-natal depresyona daha hazırlıksız yakalanıyor. Lohusalıkta sadece bebeğe bakılmazmış eskiden. Bugün ise “süper dişi” imajı var. Yok ki öyle bir şey!

Gerçekten de hem loğusa kadın ve hem de yeni doğmuş bir çocuğu, belirli bir zaman yalnız bırakmamak, tıbbi açıdan gerekli. Kadının doğum sonrası oluşacak psikolojik durumları, ya da tıbbi açıdan, ani çıkacak rahatsızlıklara karşı bir sigorta, en azından bunu kendi lohusalığımda kanıtladım.

Doğum sancıları ile hayatımın başka bir doğumunu da yaşamış oldum; depresyon, eskilerin tabiri ile “Lohusa Cinlerim” devreye girdi ve aklıma oyunlar oynamaya başladı. Hepimizin içinde özellikle lohusa döneminde ortaya çıkan farklı karakterde ve sayıca çook fazla kadın var. Bu tüm lohusalara özgü bir durum. Hepimiz böyleyiz. Bazı eleştirilerin aksine postnatal depresyona sadece “mutsuz” burjuva kadınların yakalandığı bir durum değil! Sınıf, statü, din ya da “kentli-köylü”, ‘eğitimli-eğitimsiz”, ‘Batılı-Doğulu”, “yeni anne-tecrübeli anne” ayırımı yapmaksızın tüm dünyada kadınları etkiliyor. Hali vakti yerinde birinde de çıkabiliyor, maddi zorluk çekende de. Bazı kadınların ilk loğusalık deneyimleri gayet kolay geçiyor da, sonrakilerde hortlayıveriyor. Ya da tam tersi. Varsa bir esas sebep, vakaların çoğunda bunun ne olduğu tam olarak bilinmemekte. Unutmayalım ki bu rahatsızlık evlilikleri son derece iyi giden, hallerinden gayet memnun kadınların da başına gelebilir.

Lohusalık sendromundan nasıl kurtulduğuma gelirsek, eşimin de desteğiyle o günden sonra hiç yalnız kalmamaya özen gösterdim. O zaten haberim olmadan tüm arkadaşlarımı aramış, hepsi gün boyu beni aradılar, sordular, gezmeye çıkardılar, o dönemdeki desteklerinden dolayı tüm dostlarıma, arkadaşlarıma, komşumuza inanılmaz minnettarım. Ama bunlar da bir yere kadardı, akıl sağlığımı kaybetmemek için hayatımda marjinal bir değişikliğe gitmem gerekiyordu. Bu noktada “Lohusalık sendromunu yaşayan tek çalışan anne ben olamam” deyip harıl harıl bebeğimle birlikte yapabileceğim aktiviteleri araştırmaya başladım. İlk adımım “SineBebe” oldu, sonra anne&bebek yogası, anne&bebek zumbası oldu, kendim gibi işi bırakıp anneliğe soyunmuş kadınları gördükçe, “Neden daha fazlası olmasın?” dedim. Ve böylece Kadıköy Anneleri kuruluş hikayesi başlamış oldu…Anlayacağınız Kadıköy Anneleri’nin arka planında hüzünlü bir “Lohusalık Hikayesi” var.

Kendi lohusalığımda neler yaşadığımı ve sonra o cinleri nasıl savuşturduğumu kısaca anlattım. Lohusalık dönemi maalesef ki hızlı atlatılamıyor. Çünkü lohusalık bir süreç ve bu sürecin öyle ya da böyle gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak bu bizim süreci hafifletemeyeceğimiz anlamına gelmiyor pek tabi! Listelemek gerekirse işte lohusalık dönemini hafif geçirmek için nacizane alternatif #tavsiyelerim:

1- Elif Şafak’ın “Siyah Süt“ Kitabını Okuyun.

Edebiyat ve sanat inanılmaz bir empati zemini; tüm kadınların kendilerini tanımaları için ve tüm erkeklerin kadınları tanıması için okumaları gereken bir başvuru kaynağı “Siyah Süt”. Anne olmak, anaç ve evcimen olmak, öte yandan kariyer sahibi, hırslı ve azimli olmak…Ya da zaman zaman her şeyi boş vermek, akışına bırakmak…Tüm bu seslerin kafa kafaya gelip isyan ettiği dönemler olabiliyor kadınların hayatında. Elif Şafak da bebeğinin doğumundan sonra yaşadığı depresyon dönemini zırıl zırıl ağlayarak yazmış bu kitabında.

2- Sık Sık Ağlayın. Hem de Hönkürerek.

Ayıp olacak diye düşünmeyin. Bu dönemde nedeni olmasa da ağlamak sizin en doğal hakkınız! Endişelenmeyin, bu durum kendiliğinden düzelecektir. Ben de sanki doğum anında yaşadığım acı hiç dinmeyecek, yıllarca cebimde benimle birlikte yaşayıp gidecek gibi, aklıma geldikçe sabah akşam ağladım, emzirdiğimde çatlayan, şişen, acıyan göğüs uçlarıma ağladım, her tuvalete çıktığımda hala kanadığımı gördükçe ağladım, yemek yerken rahat rahat sandalye üzerine oturamadıkça (Doğal doğumum esnasındaki şiddetli ıkınmadan sonra bir çiçek gibi açan hemoroidi azdırmamak için yan oturmamı salık vermişti) ağladım, yürüyüş yaptıkça (yine doktorum normal hayata adaptasyonuma yardımcı olması açısından her gün düzenli yürüyüş vermişti) sızlayan bacaklarıma ağladım, geceleri rahmim küçülmek için inanılmaz bir çabayla kasılırken ağladım, her iki saatte bir emzirmek zorunda olduğum ve bundan böyle uzun uyku uyuyamayacağım için ağladım, işe gidemediğim için ağladım, dışarıdaki hayatı özlediğim için ağladım, alt değiştirme uyutma, giydirme, gaz çıkarma gibi günlük bakımı neredeyse tamamen annem yaptığı için sanki o bebeğin annesi ben değilmişim de annem bebeğimi benden çalıyormuş gibi hissettiğim için ağladım. Ve nihayetinde artık bir dost, sevgili, eş, arkadaş, iş arkadaşı, kadın, dişi, evlat değil de sadece ve sadece “anne” olduğumu anladığım için ağladım…

3 – Cinsel Hayatı Düşünmek İçin Kendinize Biraz Zaman Tanıyın

Normal doğumda dikiş yerinde ağrı olabilir, en geç 7 haftaya kadar geçer. Ancak benimki gibi kalitesiz malzeme kullanımından dolayı dikişiniz (özellikle iç) zamanından önce kopmuşsa, biraz daha uzun sürebilir. Her denemede canınız yandıkça artık bir daha sonsuza kadar karı-koca değil anne-baba olarak kalacağınız için endişelenmeyin. Kişiye göre değişmekle beraber doğumdan sonra en geç 6 ay içerisinde eski cinsel hayatınıza (fiziki) anlamda dönebilirsiniz. Psikolojik olarak hazır değilseniz bu süreyi eşinizle konuşup uzatmakta fayda var. Ancak tam olarak birleşme sağlanmasa da çiftler arasında soğukluğa sebebiyet vermemesi açısından mutlaka birlikte uyumak, hatta çıplak uyuyarak asgari ten teması bile sağlamak her ikinizi de rahatlatacaktır. Sezaryen dikiş yerinde ağrı ve uyuşukluk, hissetmeme olabilir. Ağrı en geç iki hafta da geçer. Üstelik cinsel hayata da daha çabuk dönebilirsiniz.

4- “Babymoon” Mu Yoksa Şenlik Mi İstediğinize Karar Verin

Anne-baba-bebek ve diğer aile bireylerinin birbirlerine alışma dönemine İngilizce’de “babymoon” diyorlarmış. Tıpkı balayı gibi tarafların birbirlerini tanıma dönemi olduğu için bu isim verilmiş. Böylece aile bireylerine birbirlerini keşfetme ve birbirleriyle tanışma anları için baş başa zaman tanınmış olurmuş. Siz lohusalığınızda böyle bir dönemi yaşamak mı yoksa delirmemek için evde sürekli şerbet kokuları yükselirken misafir ağırlamayı tercih edeceksiniz onu bir tartın. İkisinin de artı ve eksileri var. Pek çok lohusa arkadaşım insanların yüzünü görmek istemezken, ben 1 sn yalnız kalmamak için yakından uzaktan tanıdığım herkes evimize gelse de “Şöyle bir enerjimi alsa!” demiştim

  5- Mümkünse “Açık Havada” Düzenli Egzersiz Yapın

Doğumdan sonra kiloların önemli bir bölümü azalsa da vücudun, özellikle bacak bölgesinin şişliğinin gitmesi için kendinizi iyi hissetmeye başladığınız anda egzersize başlamanız elzem. Şahsen vücuduma çok “takık” bir insan olarak egzersizlerime önce ilk hafta evin önündeki sokakta ağır yürüyüşler yaparak başladım. Sonra Moda Park’ına ve sahile doğru yürüyüşlerimi sıklaştırıp, yolu uzattım (Eşimin ilk 10 gün izinli olması çok iyi geldi). Ardından evdeki mekik masasında elime ağırlık alıp mekik çektim. 1,5 ay sonra zumba, 2,5 ay sonra anne&bebek zumbası, 3 ay sonra da anne bebek yogasına gittim. 6-7. aylar arasında yazlıkta her gün yüzdüm ve 6. ay sonunda tüm doğum kilolarımdan emzirmenin yardımıyla kurtulmuştum. Sezaryan yapan bir arkadaşım ise 1 ay içerisinde aletli pilates egzersizlerine başladı, şimdi 14 ay oldu doğum yapalı ve taş gibi kaslı bir vücuda sahip 🙂

Meleklerimizden Aslı Altınok Erdal‘a bu güzel tavsiyeleri için teşekkür ediyoruz. Siz Tavsiye Meleklerine özel Sevgili Aslı Altınok Erdal’ın tavsiye yazısının devamını BURADAN okuyabilirsiniz:)

aracer.mobi

Paylaş.