Sağlıklı seçimler yapma konusunda bilincimiz gün geçtikçe artıyor. Hem kendi vücudumuzun hem de doğanın değerini anlamaya başladık. Fast food paketlerinden kozmetik, kırtasiye ürünlerine kadar her alanda geri dönüşüm özelliği ve natürel materyaller ön planda!
Sağlıklı konsept trendini Hotpot Café & Çocuk Atölyesi‘nin sahibi ve şefi Melisa Acar‘dan dinliyoruz…
Türkiye’de ve dünyada yeni trend “Market Style Food”, yeni dediğime bakmayın organik gıdaların popüler olması ile birlikte damak tadına düşkün ve kendilerine dikkat eden, spor yapan, yoga yapan, organik beslenmeye özen gösteren kişiler tarafından büyük bir ilgi ile karşılandı.
Ama restoranların ve otellerin bunu konsept haline sokması kesinlikle yeni bir trend. Eski soğuk tabakların, büfelerin yerini sıcak, doğal tasarımların alması insanın içini ısıtıyor.
Sağlıklı deyince artık aklımıza, yeşillikler, craft kağıdı, tahtalar, cam şişeler ve bir takım baharatlar gelmeye başladı. Artık herkesin işteki masasında içerisinde tarçın çubuğu bulunan cam su şişelerinden görmeye başladık bile. Herkes de bunun vücuttaki şeker dengesini düzenlediğini biliyor mesela.
Yapay olan her şeyden uzaklaşıp doğaya dönme isteği damak tadımızı da etkilemeye başladı. Tamamen aynı ürünlerin farklı materyallerde servis edilmesi bile algımızı değiştiriyor.
Kesme tahtasının üzerine konmuş bir hamburgerin yanına yağlı pişirme kağıdının içerisindeki parmak patatesin görüntüsü, plastik ambalaja sarılmış hamburger ve kutudaki patates kızartmasından bir hayli sağlıklı durmuyor mu?
Melisa Acar‘ın yazısının devamı için BURAYA TIK!
Meleklerimiz, sizler de sağlıklı konsepti kendi sofranıza uyarlayabilirsiniz! Büyük kesme tahtasına benzer servis tabakları ve çerezliklere eşlik edecek keten masa örtüleri, taze çiçekler ve meyveler ile son derece şık bir sofra hazırlamak çok kolay!
Meleklerimiz, sağlıklı seçimler yapmak yalnızca trendleri takip etmekle sınırlı kalmamalı. Hayatımızın her alanında hem doğayı hem kendi sağlığımızı göz önünde bulunduran seçimler yapmalıyız. Arada bir güzel bir hamburger yemeden olmaz tabii… 🙂
Melisa Acar‘a bu harika yazı için teşekkür ediyoruz…
