Meleklerimiz, kadına ve erkeğe eşit uzaklıkta, insana yakın gösteri izlemeye ne dersiniz?
Banu Özkan Tozluyurt, Ebru Tuay Üzümcü ve Özge Uzun; kendi yaşamlarından yola çıkarak, kadınların biyolojik donanımlarını ve sosyal rollerini mercek altına alıp, kadınların başarı yolunu açmaya davet ediyor sizi.
Kadınların dalga konusu olan duygusallıklarının bugün iş dünyasında çok önemsenen duygusal zekanın temelini oluşturduğunu anlatıyorlar. Doğru kullanıldığında problem çözme süreçlerinde nasıl etkili olduğunu. Ya da bir kadının aynı anda üç işi birden yapabilme becerisinin altında yatan biyolojik avantajlardan haberdar ediyorlar bizi. Çoğumuz kulağımıza sıkıştırdığımız telefondan bir toplantının özetini geçerken, bir yandan tencereye pişireceğimiz yemeğin malzemelerini koyup, öte yandan bakıcıya tembihleyeceğimiz konuların listesini yazabiliyoruz. Oysa bir erkeğin, sadece telefonla konuşacağı zaman “şu televizyonun sesini kısın, ne konuştuğumu anlamıyorum” diye bağırması hiç de yabancı değil.
Ancak kadın ve erkeğin farklı özelliklerinin değişik konularda gerekli ve işe yarar olduğunun da altını çiziyorlar. Yaptıkları işi, kadına ve erkeğe eşit mesafede, insana yakın gösteri olarak tanımlıyorlar. Kadınlara, kadın olmaktan gelen özelliklerini nasıl avantaja çevirebileceklerini anlatıyorlar. Kadınlıklarını bir engel değil, bir itici güç olarak algılamalarını hedefliyorlar. Fırsat eşitliğinin, kadın kadar erkeğe de getirdiği özgürleşmeyi anlatıyorlar. Bir de kadının ekonomik olarak güçlenmesinin önemini vurguluyorlar.
3 kadın: İnsanlık kadar yaşlı, gelecek kadar keşfedilmeyi bekleyen, eski acılardan yeni kahramanlıklar yaratmak isteyen. 3 kadında her kadının utancı, isyanı, istekleri, korkuları. Herkes gibi istiyorlar iyi bir işleri olmasını, keklerinin kabarmasını, çocuklarının iyi okullara gidebilmelerini, eşlerinden iltifat duymayı, dolmuştaki tek yolcu olmaktan korku duymamayı, girişimde bulunacakları zaman cesaretlendirilmeyi, suçluluk duymadan kendilerine zaman ayırmayı.
3 kadın, 181 bin çocuk gelinin, 24 milyon istismara uğrayan çocuğun hem zanlısı, hem koruyucusu. Bu üç kadından biri Ünzile ise, biri sizsiniz, biri de biziz.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kadının eğitimi yüzde 1 oranında arttığında, o ülkenin gayri safi milli hasılasına bunun katkısı yüzde 3,37 oranındadır.
Kadınların kendi potansiyellerini gerçekleştirmesi demek, okur yazar insanların çoğalması, iş hacminin artması, ekonominin güçlenmesi, ülkenin kalkınması demek. Ayrıca, kadın ve erkeğin barışması ve doyumlu beraberlikler kurabilmeleri demek. Böylece toplumun sağlığı, iş verimi ve çocuk gelişimi alanlarında Türkiye’nin ilerleyebilmesi demek.
Kadınların hayatlarının direksiyonunu ellerine alıp, gerçekleştirmek istedikleri hayallerinin peşinden koşmaları için gerekli ilham ve motivasyonu yaratmayı da amaçlarından biri olarak benimseyen Kadının Adı Var yaratıcıları onları davet eden tüm özel/devlet kurumlarının çalışanları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, belediyeler kısacası herkese sunum yapmaya hazırlar.
Psikoterapist, yazar ve aile içi şiddet konusunda uzman Ebru Tuay Üzümcü, ayrıca UN Women Empower Women organizasyonu tarafından 2015-2016 global şampiyonlar arasına seçilmiştir.
Yönetim Danışmanı ve Eğitimci Banu Özkan Tozluyurt verdiği kurumsal eğitimlerin yanı sıra, Hayat Çocukla Güzel adlı kitabın yazarı, bir kadın üçlemesi olan İmza: Karın, İmza: Kızın, İmza: Ben’in yaratıcılarındandır.
Spiker, TV programcısı ve yazar Özge Uzun, ekran çalışmalarının yanında farklı gelişim gösteren çocukların ailelerine yönelik destekleyici çalışmalar yapmaktadır.
Bu üç kadın bir arada, bilgiyi ve deneyimi paylaşırken, izleyici bazen kendisini oyuncu olarak bulacak, bazen hırslanacak, bazen gülecek. Kadının Adı Var, her ay ücretsiz olarak halka açık oynandığı gibi kurumlara özel gösteriler de sunmaktadır.
Takip için:
Facebook: https://www.facebook.com/KadinizVariz
Twitter: @kadininadivar
